Herşey iyide şu treyler ve çeki demiri olayı psikolojik fiyat sınırımın üstünde. Beni ancak arabamın üstüne atabileceğim D4 paklar herhalde. Motor olarak yelken veya kürek, remoto kontrolde benim
Şaka bir yana, şantiyeciliği bırakıp yerleşik hayata geçene kadar ya da emekli olana kadar (takribi 28 sene sonra) yaptığınız çalışmaları buruk bir sevinçle takip edeceğim herhalde.
Ozan senin yazdığını okuyunca bir zaman okuduğum bir hikaye geldi aklıma; aradım buldum

yorum, çıkarılacak ders sana ait

=========
Her okur/yazar sanırım bir kezde olsa yazmış veya okumuştur aşağıdaki hikâyeyi. Kim nerden bakmış nasıl okumuş, nasıl yazmış, gözlüğü kaç numaradır, nasıl değerlendirir, sağdan mı, soldan mı, yukarıdan mı, aşağıdan mı bakar veya bakmıştır bilmem bilemem! Lakin herkesin bir kez gözünün önüne geldiği, gelmediyse de şimdi gelecek olan mutluluk hikâyesini bir kezde biz hatırlatalım dedik!
Bir balıkçı köyüne yatıyla gelip tatil yapan zengin adam sahilde her gün genç bir balıkçı görür, genç adam her gün sadece iki saat balık tutup geri dönüyor. Uzun süre bunu gözleyen adam bir gün dayanamayıp balıkçıya sorar; “Neden sadece iki saat balık tutuyorsun, kalan vaktinde ne yapıyorsun?”
Balıkçı cevap veriyor; “sabah uyanır karımı ve çocuklarımı öperim, çorbamızı beraber içeriz, sonra ben balık tutmaya gelirim, balıklarımı alıp eve gittiğimde karım öğle yemeğimizi hazırlamış olur, beraber yeriz, sonra siesta yaparım, her gün öğle uykusu uyumak insanı gençleştirir, akşamüzeri çocuklar okuldan gelir, ben balıkları temizlerim, karım pişirir, genellikle ailece yeriz, bazen arkadaşlarımız da gelir. Sohbetlerimiz bütün gece sürer, şarkı da söyleriz, işte böyle, kalan vaktimde bunları yaparım”.
Adam hayretle bakar,” ama der, günde iki saat yerine on saat kalsan denizde daha fazla balık tutabilirsin”. Tabii tutabilirim.
Bunun üzerine zengin adam,
“bence” demiş, “bu işe daha çok zaman ayırmalısın, daha çok balık tutarsan daha çok para kazanırsın, sonra kendine daha büyük, daha güzel bir tekne alırsın”
“peki sonra ne olacak” diye sormuş balıkçı.
“sonra... Sonra bir tekne daha alırsın. Sonra bir tane daha. Yakaladığın balıkları aracılara değil, balık işleme tesislerine kendin satarsın. Çok kazanırsın. İstersen fabrika bile kurarsın kendine”
balıkçı tekrar sorar,
“peki bunları yapmam ne kadar zaman alır”
zengin adam yanıtlar,
“en azından bir 15–20 seneni alır”
balıkçı yine sorar,
"peki 15–20 sene sonra ne olacak"
“sonra emekli olur, bir balıkçı kasabasına yerleşirsin. Sabahları kalkar, bir iki saat keyif için balık tutarsın. Balıktan döndükten sonra, çocuklarınla oyun oynar, kafanı dağıtırsın. öğle vakti karınla biraz siesta yaparsın. Öğleden sonra uyanır şöyle güzel bir yemek yersiniz. Sonra arkadaşlarınızla beraber olup gece geç saatlere kadar muhabbet eder, şarkı söyler, eğlenirsiniz.”
Balıkçı “15–20 sene bunları yapmak için neden bu kadar uğraşayım neden bekleyeyim ben zaten bunları şimdi yapıyorum” Demiş!
İnsan mutluluğu ve sömürüsüz bir dünya için çok çalışarak çok kazanmak değil, ne kadar gerekiyorsa o kadar çalışmak gerekir. Kalan zamanını hayata ayır. Zaten her sağlıklı kişi üreten olursa fazlasına ne ihtiyaç var ki. Hayatın güvencedeyse nedeni nedir bu “daha fazla” göz açlığının? Yüz tane evin olsa ne yazar, bir tanesinde oturabilirsin ancak.
Zengin adamın balıklıkçıya öğrettiği kapitalizmin manifestosudur. Çok çalışıp çok üreterek çok tüketemeye ve oradan edilecek kar’a orantılı kapitalist bir öğretidir.
Kapitalizm insan mutluluğuna orantılı gelişmez, aksine insan mutsuzluğunu çantasında taşır.
Kapitalizm tüketim toplumudur, daha çok tüketmek adına arsız ve hırçınca saldıran insan modeli yaratır. Kapitalizm doğa katilidir, dünyayı erken yaşlandırır. Yeraltı yerüstü kaynaklarını erken bitirir. Havayı kirletir. İnsan bedenini yavaş yavaş öldürür. Çocukları zehirler. Olmayan hastalıkları laboratuar ortamlarında yaratıp insanları hasta eder, karşılığında ilaç satarak para kazanır.
Kapitalizm silah satmak için savaş çıkartır. Kapitalizm kendi çıkardığı savaşta güçsüz ülkeyi işgal eder, oda yetmez gibi bizi savaşa sen soktun bu kadar zarar ettik der ve savaş tazminatı olarak işgal ettiği ülkenin yeraltı yer üstü kaynaklarını yıllarca kendi şirketlerine bağlar.
Kısaca kapitalizm emekten, kandan, insan canından beslenir, onun içinde sömürüyü çok çalıştırarak sağlar, insan ömründen çalınan süreyi de çalışkanlık meziyeti gibi gösterir! ( Hasan Hinisli )
Ben şahsım adına malesef bu hatayı yaptım
