Gönderen Konu: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye  (Okunma sayısı 23392 defa)

vlkanaydin

  • Kurucu
  • Onursal Rehber
  • *****
  • İleti: 7.313
    • Denizrehberim Forumu
  • Ad Soyad: Volkan Aydın
  • Bulunduğu İl: Bursa
  • Doğum Yılı: 1991
  • Tekne Adı: Suerte Vogo
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #15 : Nisan 26, 2017, 10:31:11 ÖS »

Abi sağlıklı olda birdahaki 23 nisan hep beraber cikariz   ::)
VOLKAN AYDIN
Nilüfer/Bursa
admin@denizrehberim.com

Suerte Vogo'nun Yapım Macerası İçin Tıklayın!

ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #16 : Mayıs 18, 2018, 02:49:37 ÖÖ »
   Uzuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuun bir aradan sonra ;
   Bacağın iyileşme olasılığının  kalmadığı inancım; bana daha fazla beklemenin alemi yok, bir daha bu dünyaya gelmeyeceksin, hadi sağlık nedeniyle bazı hayal ve planlarını başaramadın ama hiç olmadı sandala karada eziyet çektirme, suda olsun ki mahzun duruşu bitsin, diyerek Nisan başında sandalın yanına Burhaniye ye gittim.

   Hedefte vernik ve zehirli sürdükten sonra suya atmak vardı. Her zaman veya bazılarımızda olduğu gibi evdeki hesapla çarşıdaki hesap karıştı ve bir buçuk aydır vernik, mizana ıskaçası, plexi cam, ön baston vs derken Mayıs ayını da neredeyse bitirdik.

   Birkaç zamandır tarih telaffuz etmesem de  bazı tarihleri içime gömemiyor, arada ağzımdan kaçırdığım oluyor, ama o tarihlerde düşündüğüm eylemleri bir türlü denk getiremiyorum.

   Huy; can çıkmadan çıkmadığı için, kendimi 30 yaşında zannederek hızla işe girişiyor, iki gün sonra kas gevşetici ilaçlar almak ve bir hafta zorunlu mola vermek zorunda kalıyorum.

   Velhasılı, hülasa, özetle; Devekuşu nun bakımı ve bazı kolay kullanım için ilave edeceklerim neredeyse bitti. Şimdi İstanbul a kısa bir ziyaret yapmaktayım. 24 mayısta Burhaniye ye dönerek arma ayarı ve küçük birkaç eksiği de tamamladıktan sonra Güneye doğru yola koyulacağım.

  Zaman kısıtı olmadan, Devekuşu nda Deniz Kokan Sohbetlere devam ederek, https://www.facebook.com/notes/deniz-kokan-sohbetler/deniz-kokan-sohbetler/588980091147947/ hava ve doğal koşulların izin verdiği nispette, ne zaman nerede olurum? bilmek istemiyor, aceleci huyumu Burhaniye de bırakarak sakin bir seyire vira bismillah demek istiyorum.

  Sabah erken saatlerde, gün ışımadan hemen önce veya gün ışırken hareket ederek günde yaklaşık 20-25 Dm yol katettikten sonra, öğlen olmadan bir yere varıp, bağlanmak veya demirleyerek geceyi geçirip, hava koşullarına göre ertesi gün  yola devam etmeyi planlıyorum.

   Şimdilik konaklanacak 25 nokta tespit ettim. Dostlardan bu rotadaki yerler ve koşulları hakkında bilgi desteklerini bekliyorum. Biraz google teyze haritalarından çalıştım ama yöreyi bilen ve tanıyanların verdiği bilgilerin daha doğru ve faydalı olacağına inanıyorum.

   Konaklamak için bahsi geçen 25 noktayı tespit ederken sadece iki nokta arasındaki 20-25 dm mesafeyi esas aldım. Bunun dışındaki kriterler için uyarı ve önerilere açığım.

1-Ayvalık,2-Bademli,3-Foça,4-Karaburun yeni liman,5-gerence koyu,6-Çiftlikköy (Çeşme),7-Sıgacık, 8-Özdere, 9-Güzelçamlı, 10-Yalıköy (didim), 11-Akbük, 12- Kıyıkışlacık, 13- yalıkavak, 14- Bodrum, 15-Ören, 16-Akyaka, 17-karaköy (datçanın kuzey yakası) 18-Knidos Büyük liman ,19-Datça, 20-Hisarönü, 21-Bozburun, 22-Serçelimanı, 23-Karaağaç (dalyan) 24- Güngörmez limanı (sarıgerme), 25- Göcek

  seyir detaylarını paylaşmaya devam edeceğim.

servet

  • Kıdemli Üye
  • Onursal Rehber
  • *
  • İleti: 2.779
  • Tekne Adı: avanti
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #17 : Mayıs 18, 2018, 10:45:16 ÖÖ »
Herşey kolayına olsun İsmail..

ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #18 : Mayıs 18, 2018, 01:00:31 ÖS »
  Sağolasın servet kardaş.

msceylan

  • Usta Rehber
  • *****
  • İleti: 1.450
  • Ad Soyad: M.Sedat Ceylan
  • Bulunduğu İl: Ankara
  • Doğum Yılı: 1972
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #19 : Mayıs 18, 2018, 02:09:21 ÖS »
 Pruvan neta olsun kaptan  :)

vlkanaydin

  • Kurucu
  • Onursal Rehber
  • *****
  • İleti: 7.313
    • Denizrehberim Forumu
  • Ad Soyad: Volkan Aydın
  • Bulunduğu İl: Bursa
  • Doğum Yılı: 1991
  • Tekne Adı: Suerte Vogo
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #20 : Mayıs 19, 2018, 12:15:41 ÖÖ »
Herşey kolayına olsun abi <>
VOLKAN AYDIN
Nilüfer/Bursa
admin@denizrehberim.com

Suerte Vogo'nun Yapım Macerası İçin Tıklayın!

Mesut Ali

  • Çırak Rehber
  • ****
  • İleti: 232
  • Vira Bismillah (Gözyaşım )
  • Ad Soyad: Ali
  • Bulunduğu İl: İzmir
  • Tekne Adı: Vira Bismillah ( Gözyaşım )
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #21 : Mayıs 19, 2018, 04:20:22 ÖÖ »
Allah c.c. yolunuzu açık etsin. Sağlıkla nice deniz dolu günler.

ssb

  • Yeni Rehber
  • **
  • İleti: 42
  • Ad Soyad: Barış
  • Bulunduğu İl: Çanakkale
  • Doğum Yılı: 1984
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #22 : Mayıs 24, 2018, 05:50:05 ÖS »
İsmail hocam pruvan neta olsun...

Bildiğim birkaç noktadan bahsedeyim belki bir faydası olur.

Bademli civarına geldiğinde koyun içinde bademli iskele var. Koya giriş yaptıktan sonra güneyinde kalır. Eskiden bağlama imkanları pek yoktu. 3-4 yıldır gitmedin.Son durumu bilemiyorum. Koya giriş yapmazsan birazdaha aşağıda bademli ılıcası var. Orası da havaya karşı korunaklıdır. sahili kumdur. birkaç sene öncesine kadar bir işletmesi falan yoktu sanırım hala yoktur. gidip termal sudan yararlanabilirsin. Aynı yerde, kalem adası ve garip ada arasındaki bölgeye akvaryum derler. Tropik bir bölgedeymişsin hissi veren güzel bir noktadır.

 Daha güneye devem ettiğinde Denizköy var. Güzel bir plajdır. Korunaklıdır. Bir bakkal ve sahil kahvesi vardır.

 Burdan sonra karşına biri büyük biri küçük iki ada çıkacak küçük olan kara ada . Büyüğün ismini unuttum. Çok yakından geçmemeni öneririm. Adalarda balık çiftlikleri var ve pek misafirperver değiller. Fazla yaklaşınca tüfek atmak gibi saçmalıklar olabilir.

 Bu adaları geçince foçaya kadar ki bölüm sert havalara açıktır. bu bölümü sakin bir günde geçmeni öneririm. kara ada öncesinde 1 metre olan dalgalar , adalar geçildi mi birden kabalaşır.

Malumatım bu kadar  :) Kolaylıklar dilerim.

ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #23 : Kasım 29, 2018, 10:59:40 ÖS »
 Suya indikten sonra yelken vs gibi bazı eksiklerimi tamamlayarak 14.Haziran. 2018 günü saat 05:30 da Burhaniye den ayrıldım.  Kafamdaki ilk durak Ayvalık adaları ydı. iki sene önce gezdiğim yerleri ve Ayvalık merkezinin karmaşasını yaşamamak için, maden adasını dönünce Bademliye giderek orada kalmaya karar verdim.

  Öğlen olmuş meşhur ve mutad olan batı esmeye başlamıştı. Dikili yi bordoladıktan sonra biten Midilli koruması dalgaları yandan almama engel olamıyordu. Tesellim rüzgarın hala mutedil bir şekilde esiyor olmasıydı.

  Kalem adasına yaklaştığımda yelkenlerimi indirerek motorla ada ile anakara arasına girerek kendime yer aramaya koyuldum. Adaya yakın seyrederek demirleyecek yer ararken yanından geçtiğim bir tekneden  kulağıma gelen '' hoşgeldin İsmail Abi'' sesiyle o tarafa baktığımda Kıvanç Tüfekçioğlu ve teknesi Merica yı gördüm.

  Kıvanç ın önerdiği yıkık iskelenin biraz berisine demir attım. O gece orada kaldıktan sonra ertesi gün iki ada arasını gedikten sonra Kıvanç ın kılavuzluğunda Bademli köyü yakınına giderek geceyi demirde geçirdikten sonra önerilen geçiş şamandralarına dikkat ederek Pazartesi günü Bademli den ayrıldım.

 Burhaniye den Bademli ye yaptığım yaklaşık 50 dm seyir bugüne kadar  bir günde yaptığım en uzun seyir olmuştu. Karaburun a kadar İzmir dahil aradaki yerleri ilk Devekuşu ile gezdiğimden gene burundan buruna bir rota izleyerek Karaburun a varmayı hedefledim. Karaburun da 2012 yılında tanışma şerefine nail olduğum Cem Liman la haberleştik. Karaburun Balıkçı Barınağında yer bulmanın çok zor olduğunu, buna rağmen bir şeyler yapmaya çalışacağını bildirdi.Her ne kadar kıyı kıyı seyir yapıyor olsanız da barınaklarda tanıdık,eş,dost olması çok işe yarıyor. En azından nereye girip girmemeniz konusunda yardımcı olabiliyorlar.

   Bu sene tüm seyirlerime sabah erkenden, hatta güneş tam doğmadan başlayarak batı rüzgarı ve Ege nin karşı kıyılarından kopararak getirdiği dalgalara maruz kalmadan varmayı planladığım hedefe ulaşmak birinci kuralım oldu.

    Sınırlı internetimle her gün en az iki siteden hava durumunu kontrol etsem de Rüzgar Baba (Haldun ağabey) ile her akşam mutlaka bir hava durumu mütaalası yapmayı da kural haline getirdim. O nun tecrübesi ve yorumları kendimi hava durumu konusunda daha rahat hissetmemi sağlıyordu. 18 Haziran sabahı yola çıkmak için uygun görünüyordu.

     Sabah gün tam ışımadan  şamandıralara dikkat ederek Bademli den Kaşık adasının dışına çıktım. Bu sene biraz daha modern cihazlar kullanmaya başladım. Her ne kadar kağıt harita ve pusula alışkanlığımdan vazgeçemediysem de cep telefonuma yüklediğim navionix bu yılın bana göre teknoloji harikası oldu.

     Adanın dışına çıkar çıkmaz ana yelkenimi açtım. Sabah rüzgarıyla yavaş yavaş Karaburun a doğru ilerliyordum. Motorum viteste ve rölanti de çalışarak yelkene takviye yapıyordu. Karaburun a vardığımda saat bir olmuştu bile. Bu hesaba göre yaklaşık 25 dm mesafeyi  sekiz saatte gelmiştim.

    Cem Liman oğlu ve arkadaşlarıyla,  Devekuşu2 yi ve beni karşılamak için gelmişlerdi. Sıkışarak iki balıkçı sandalının arasına geçici olarak girdim. Karaya çıkarak çaylarımızı içtikten sonra hep beraber yemeğe oturduk. Karaburun da kalmak yer yokluğundan adeta imkansız dı. Ayrıca 24 Hazirandaki seçimlerde oy vermek için Fethiye ye gitmem lazımdı. Bu da bir hafta konaklamamı gerektiriyordu.

    Cem Liman (kalamar avcısı veya diğer adıyla karanfilli Cem ) tanıdıklarını arayarak Karaburun un biraz Güneyinde Saipaltı Balıkçı Barınağında Devekuşu2 nin bir hafta kalabilmesi için yer buldu. Ben ve Cem ağabeyin oğlu Alihan  Karaburundan Saipaltı Barınağına Devekuşu ile beraber geldik.

    Bağlanmamız için uygun olan yeri Alihan biliyordu. Barınağa girince hemen mendireğin yanındaki rıhtıma Devekuşu nu bağladık.Bu arada Cem Liman da karadan geldi ve akşamüzeri görüşmek üzere ayrıldık.

    Bana uzun gelen seyrin ardından kıyıdaki tek kafeterya olan Mehmet Bey(umarım ismini yanlış hatırlamıyorum dur) in işlettiği mekana gitmek üzere Devekuşu ndan ayrıldım. Rıhtımda bağlı olan teknelerin yanından ilerlerken sandalda oturmuş sohbet edenlere selam verdim. ''Hoş geldin'' diyerek yanıtladılar. Hemen her barınakta olduğu gibi içlerinden birisi  ''orada çok kalacakmısın? Oraya gelecek tekne var. Şimdi denizde akşam üstü gelir'' dedi. Herhalde her barınakta bu benim kaderim diye düşündüm. '' Bir çay içip geleceğim. Hem ben teknede kalıyorum. Geldiğinde bir çaresini buluruz'' diye yanıtladım.

    Saipaltı Balıkçı Barınağında, özellikle benim bağlandığım yerde, dışarıdaki tüm dalga karşı kıyıya çarparak içeri giriyor ve sallanmadan durmayı imkansızlaştırıyordu. Sallantıyla geçecek bir geceydi. Akşam yemeğinden sonra protez dişlerimi temizledim ve  küpeşte kenarından temiz su ile durularken birden elimden kaydı ve cup suya düştü. Derinlik yaklaşık üç metre ama hem karanlık hem de benim iki engelim, bacağım ve bypas lı olmam suya dalmamı engelledi. Yarın gündüz gözüyle birine rica ederim alır diye düşündüm. Sabah olduğunda suya baktım benim takma dişler görünmüyordu. Gece bitmeyen solugan herhalde kuma karıştırmıştı. Velhasıl dişlerimi Saipaltında bıraktım.  Sakın kimse altın falan vardır diye bu saatten sonra onun için dalmaya uğraşmasın,devletin beleş yaptığı protezdi.

   22 Haziran günü önce minibüs ile İzmir e   oradan da otobüsle oy verme yerim olan Fethiye ye gittim. 24 Haziran sabahtan oyumu kullandıktan sonra tekrar geriye Saipaltına döndüm. önümde bir günlük rahat hava görünüyordu. 25 Haziran sabahı erkenden Karaburun Yeni liman a gitmek üzere yola çıktım.




ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #24 : Kasım 30, 2018, 10:39:50 ÖÖ »
 Beni korkutan veya başka bir deyimle ürküten bazı yerler olmuştur. Nedenini teknik olarak izah edemesem de bazı burunları geçmekten ürküyordum. Bunlardan biri 2012 de ilk Devekuşu ile olan gezide geçtiğim Foça Aslan burnu dur. Bu sene ise beni ürküten üç yer var. Karaburun, Çeşme ve Knidos. Ne hikmetse de genelde korktuğum yerlerde değil diğer yerlerde zılgıtı yemişimdir.

  Haziranın son haftası rüzgar Devekuşu na göre sert esecek. Ya Saipaltı nda bir hafta daha kalacak ya da yeni limana geçerek orada havanın geçmesini bekleyecektim. Yeniliman, aldığım duyumlara göre daha korunaklı bir limandı. Saipaltında  soluganlarla sallanarak kalmak yerine Pazartesi sabah erkenden çıkarak 6 dm uzaktaki Yeniliman a gitmeye karar verdim.

  Cem Liman dan Yeniliman da tanıdığı varsa kalınacak bir yer olup olmadığını sormasını rica ettim. Limana girince tam karşıda cami nin hizasında karaya çıkmış olan bir balıkçı teknesinin yerine girip bağlanabileceğim haberi geldi. Altı denizmili mesafeyi dört saatte alarak Karaburun Yeniliman a vardığımda bahsedilen yerde Cem ağabeyin oğlu Alihan beni bekliyordu. Gösterilen yere yanaşarak bağlandım.

  Her barınağa varışta mutad hale gelen çay faslını bitirdikten sonra tekneye geçerek ortalığı toplamaya başladım. Denizden çektiğim su ile güverteyi yıkadıktan sonra kendime bir kahve yaparak oturdum.

  Limanın mendirek hizasından gelen, yanıma geldiğinde kendinin kooperatif başkanı olduğunu söyleyen kişi ile ayaküstü konuşmaya başladık. Hoş geldin, nasılsın?,kaç gün kalacaksın? nereden gelip nereye gidiyorsun? fasıllarından sonra; buraya gelecek tekne denizde seni başka bir yere alsak diyerek iki saat önce boş olduğu söylenen yerden çıkmak zorunda kaldım. Kısa rıhtım üzerine bağlanmış olan büyük balıkçı teknesine aborda oldum.

  İki gün geçmesine rağmen önce bağlandığım yere hiç kimse gelmemişti. Kahvede çay içerken kendisine '' hani oraya denizdeki tekne gelecekti hala kimse gelmedi diye sorduğumda; ben onun bakıma çıktığını unutmuşum, senin yeni yerin daha iyi sen orada kal'' diye yanıtladı. Bu tür olaylar neden hep beni buluyor? yoksa hemen herkesin başına benzer şeyler geliyor mu? bilemiyorum. Önceden sorulmadan rastgele gelip bağlansam anlayacağım. Ki artık genel olarak neresi boş neresi doludur biraz olsun anlıyorum. Rıhtımda bırakılan ağlar, rıhtımdan denize uzanmış halatlar, tonoz şamandraları girerken daha insana bir şeyler söylüyor. Neyse...

  Yolda gelirken, motordan dümen palasına bir döngerle sabitlediğim, palayı döndürdüğümde motorun da dönmesini sağlayarak, manevra kabiliyetimi arttıran mekanizma gevşiyor, bende onu elle sıkarak devam ediyordum.  17 anahtarım yoktu ve elimdeki ingiliz anahtarı da dar olan o alanda çalışmıyordu. Üzerine bordoladığım balıkçı teknesinin çalışanları kıyıda ağlarını sezona hazırlıyorlardı. Ellerinde onyedi anahtar olup olmadığını sordum. Bana oldukça büyük bir takım çantasını vererek hangisi işine yararsa kullan dediler. Gerçekten buraya geçmem iyi olmuştu. Bahsettiğim mekanizmanın önüne birde kontra somun ilave ederek sıktım. Ancak en kısa zamanda bir onyedi anahtar almam gerekiyordu.

  Yenilimana geleli beş gün olmuş,geçen sürede kooperatif başkanıyla sohbet eder, esnafı tanımaya nereden buz alınır, hangi kahvenin çayı daha iyidir öğrenmeye başlamıştım. Hava sıcak olduğundan teknede tentenin altında da olsa durulmuyor, zaman bir şekilde kahvede gölgede, akşamüzeri gün batmadan önce ise bordoladığım balıkçı teknesinin üzerinden oltalarını atarak limandan balık tutmaya gelenlerle sohbetle geçiyordu.

  Hava durumu tahminlerne göre hafta sonu hava daha mutedil olacaktı. Cumartesi günü Çeşme, pazar günü de Alaçatı Sığacık arasında bir yerlerde kalabilirim diye düşündüm. 30 Haziran Cumartesi günü güneşle birlikte korktuğum ikinci geçide, Çeşmeye doğru yola çıktım.


ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #25 : Kasım 30, 2018, 02:19:20 ÖS »
 Karaburun ve Çeşme yi geçmenin benim için zor etaplar olduğundan bahsetmiştim. İki gün hava nın rahat olacağı bilgisini edindikten sonra 30.Haziran. 2018 Cumartesi günü sabah 5.30 da Karaburun Yeni liman dan hareket ettim.

  Hedefim yaklaşık 28 Dm güneydeki Çeşme idi. Hava da veya bende bir terslik olursa diye kendime arada girebileceğim yerler belirledim. Bunlardan biri 12 dm uzaktaki Eğri liman, 20 dm uzaktaki Kara Adanın güney koyları, 24 dm sonra Gerence koyu veya Ildır idi. 24 Dm mesafedeki Gerence veya Ildır ı  kaçış yeri olarak düşüneceğine 4 dm daha git Çeşmeye ulaş diyor olabilirsiniz, ancak asıl mesele Sakız(Chios) ile Çeşme arasına girebilmek. Ki öyle de oldu.

  Saban erken saatlerinin verdiği sakinlikle Eğri Limanı geçmiş, rotamı Kara Ada ile Çolak Burnu arsından Toprak ada ya doğru çevirmiştim.Kara adanın kuzeyine kadar rahat gelmiştim ama, ögle saatleri yaklaşıyor yavaş yavaş  rüzgar ve dalgalar  kendini hissettiriyordu. Kara adanın yanıbaşına kurulmuş olan balık çiftliklerini geçerek güneye doğru yoluma devam ettim.

   Kara adanın güney koylarından birine özellikle batıda olan koya girmeyi düşündüm. Daha sonra da Çeşme ye bir şey kalmadı. bir saat daha gitsem varırım diye düşünerek devam etmeye karar verdim.

   Kara ada nın koruması bittiğinde Yukardan esen rüzgar ve kaldırdığı dalgalar Devekuşu nu iskeleye yatırarak sürat kazanmasını sağladılar. Gayet güzel gidiyordum. Her metrede rüzgar sanki bir borunun içinden üfler gibi hızını arttırıyordu.

   Ucburunlar ın ucundaki kayalıklardan kurtulmak için,Uzun ada nın güneyinden çıkmayı planlıyordum ama ha bire kayalıklara da yaklaşıyordum. Büyük bir yelkenli kuzeyden gelerek, Kara Ada ile Uzun adanın arasından  tam arma  ıldır körfezi ne doğru yol aldı.

   Önümdeki kayalık bölgeyi tam olarak bilmiyordum. Yelkenle aralardan geçmekte başarılı olamayabilirdim.Bu şartlarda burnu dönmeye çalışıp Çeşme gitmeyi kendimce riskli bularak iki dalga arasından geri döndüm. Yani Çeşme ile Sakız adası arasına giremedim. En güzeli sabah erken saatte karıncalar su içerken geçmek.  Devekuşu nun armasının en çok sevdiğim tarafı  sadece dümen ile dönebilmek.  Ana yelkeni dönüş esnasında biraz boşlayarak dümeni döndürdüğümde, mizana kendini hemen rüzgarın yönüne göre atıyor, ardından ana yelken ıskotasını kasarak kendime yeni bir rota tutabiliyorum.

    Rüzgarı geniş apazdan dalgayı da kıçtan alarak Ilıca Koyu istikametine hızla yol alıyordum. Navionix ten harita kontrolu yapmak için telefonuma baktığımda hızımın 5,2 ila 6  bazen 6.5 dm aralığında gidip geldiğini de görmüş oldum.

    Sancağımda Top burnunu bordaladıktan sonra kıyıya yanaşmaya başladım ve hızım da düşmeye başladı. Kararım Dalyan koyuna girmekti. Daha ileriye gidersem sabah erken de çıksam Ucburunlara kadar geçireceğim zaman kaybından dolayı tekrar Çeşme boğazında sıkışabilirdim.

   Dalyankoyu na geldiğimde yelkeni indirmek için rüzgara döndüm. Yelkeni indirip bumbaya sarana kadar bir de baktım ki Dalyan girişinden aşağıya doğru sürüklenmişim.  Çalışır durumdaki motora yol vererek Dalyan koyu girişinin kuzeybatısındaki kocakarı plajı olarak isimlendirilen yerde  2 mt ye demir attığımda saat 14:00 olmuştu.

   Denize girmeyi hak etmiştim. Sudan çıkınca tenteyi gerdim. Buz çantasına dün akşamdan koyduğum buzların tamamı erimemişti. Ayrıca içindeki her şey de  hala soğukluğunu muhafaza ediyordu...



ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #26 : Kasım 30, 2018, 06:40:35 ÖS »
 Karaburundan sonraki hedefim Çeşme olmasına rağmen Dalyan Koyu nda kalmıştım. Pazartesi hava sertleşecekti ve benim demirlediğim plaj dışında bir yere varmam lazımdı. Bu Çeşme olur, Alaçatı olur,Sığacık olur veya bunların arasındaki herhangi bir koy dahi olabilirdi.

   Güneş daha doğmadan motoru çalıştırıp yola koyuldum. Çeşme boğazına girmeden önceki kayalıkları navionix yardımıyla geçtikten sonra rüzgar olmamasına rağmen ana yelkeni açtım. Bu bölgedeki kayalıkların birçoğu belli olmuyor. Derin su kesen teknelerin kardinallere dikkat ederek özellikle uzun ada istikametine çıkarak geçmelerini öneririm.

  Güneye doğru ilerleyerek, nasıl olup ta bizim karasularımızda kalmış olan  Boğaz adası ile beyaz burun arasından geçerek Çeşme boğazını çıktım. İskelemde Alaçatı ve Dümbelek adasını geçerek  Sarpdere koyuna geldiğimde Özkan Gülkaynağı arayarak onun Teos ta çıktığı yere bağlanıp bağlanamayacağımı, bu konuda bana yardımcı olmasını rica ettim. Marina müdürüyle konuşmuş, onun yerine çok cüz i bir bedelle bağlanabileceğimi bildirdi.

  Teke burnuna yaklaştığımda çoktan öğlen olmuş ve batı esmeye başlayarak Ege nin açıklarından getirdiği dalgaları sancak bordoma vurmaya başlamıştı. Burnu döndükten sonra rüzgarın ve dalganın arkamdan gelmesi dalga açısından beni rahatlatıp hız kazanmama fayda sağlasa da kıçtan aldığım rüzgarla pupa seyirde dümen tutmam zorlaşmıştı.

  Rotamı biraz kuzeydoğuya çevirerek rüzgarı genişapaz almaya başladığımda dümen tutmam az da olsa rahatlamıştı. Gene inat ederek 45 dm yol yapmıştım.neye inat bilmiyorum ama bazen bana geliyorlar. Akıllı adamın denizde ne işi var? değil mi? Çeşme Sığacık ve Didim Gümüşlük arasına dönüşte özellikle fazla zaman ayırarak gezmeyi şimdiden planlıyorum.

  Sığacık körfezindeki balık çiftliklerine hayret ederek ve biraz da zorlanarak Teos un girişini buldum. Eşek adasının kuzeyinden döndükten sonra ana yelkeni zorlanarak ta olsa indirmeyi becerdim ve motorla körfezin içinde alargada duran teknelere doğru yol almaya başladım. Eğer marina da bağlanma şansım olmasaydı ben de buralarda bir yerde demir de kalmayı göze almıştım ama karaya nasıl çıkacaktım? Balıkçı barınağında maalesef yer bulma şansı yok.

   Teos Marina da Kayıtsız ın yerine bağlandığımda on saattir yolda olmanın yorgunluğu birden üzerime çöktü. Devekuşu2 çok şanslı bir yere bağlanmıştı. Hemen yanımda Rüzgar Baba (Haldun Abi) nın eski teknesi Maviş duruyordu. Hemen arkamda yıllardır facebook tan yazıştığımız Adnan Toprakseven in teknesi bağlı imiş. Ve nihayet Adnan Kaptanla tanışabilmiştim. Derenin içinde bağlı rota 6.60 ıyla Halil kaptanla  tanışma şansım oldu.

  Hep söylerim, bu gezilerde beni mutlu eden diğer birşey de değişik platformlarda yazıştığım dostlarla tanışmak olmuştur.  Adnan kaptanın teknesiyle yaptığımız kısa turlar  sayesinde Sığacığın güzel koylarını keşfetmek apayrı bir zevk oldu.


servet

  • Kıdemli Üye
  • Onursal Rehber
  • *
  • İleti: 2.779
  • Tekne Adı: avanti
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #27 : Kasım 30, 2018, 07:26:26 ÖS »
Helal olsun İsmail sana.
Kıskanmıyorum dersem yalan olur. ;)

ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #28 : Aralık 01, 2018, 10:37:01 ÖÖ »
Sığacıkta kaldığım bir hafta boyunca Cem Gür ü ziyaret ederek Ionia yı görmek ve Ekrem İnözü üstadın Anok la yaptığı Horn burnu nu geçişi de kapsayan seyahatinin sunumunu izleme şansım oldu.

   Buradan sonraki hedefim Kuşadası na doğru gitmekti. Eşe dosta nerede barınacak yer bulurum ve bu güzergahta nelere dikkat etmem gerekir diye soruyordum. Gümüldür ü bir basamak olarak kullanıp Kuşadası na geçmek planı kafama yatmıştı. Aldığım bilgiler Kuşadası nda yer bulamayacağım ancak mendirek dışında bir yerde demirde kalabileceğim, Gümüldür de ise zorlanarak ta olsa bir gecelik kalabilme imkanı bulabileceğim yönündeydi.

   Ayrıca Kuşadası körfezini ortadan geçmemem, derinlik farkları ve öğlen başlayan batı nedeniyle o bölgenin çok dalga kaldırdığı, bu nedenle zorlanabileceğim konusunda uyarılar aldım. Önerilen  Doğanbey burnundan sonra kuzey kıyıya yapışarak Gümüldür oradan Kuşadası na geçmekti.

   7 temmuz 2018 Cumartesi sabahı güneş doğmadan Teos tan ayrıldım ve kıyı kıyı Doğanbey burnuna doğru yol almaya başladım. Bu sefer ana yelkeni camadan da açmıştım.

    Doğanbey adasının dışından geçerek doğuya doğru yol alıyordum. Saat daha 10:00 olmamıştı. Yaklaşık 15 Dm yol gelmiş ve Kuşadasına  en fazla bir o kadar daha yolum kalmıştı.Yani yaklaşık 18 Dm. Kuzeye kıyıya yapışırsam yol 6-7 dm daha uzun olacaktı.

    Rüzgar azdı ve öğlene kadar gidebilecek üç saatim daha vardı. Motora biraz gaz vererek, yelkeni camadandan boşlayarak hafif esen rüzgarı da iskele kıç omuzluktan almaya ve 4,5 Dm süratle doğuya Kuşadasına doğru keyifle ilerlemeye devam ettim.

   Kuşadası nda yer bulamazsam Güzel çamlı veya Davutlara giderim diye aklımdan geçiriyor, bir yandan da öğle saatlerinde Güneye inerken yandan alacağım dalgaların getireceği rahatsızlığı düşünüyordum.

   Arkadan gelen dalgalar ve rüzgar an be an şiddetini arttırıyor Devekuşu2 nin hızı 5- 5.5 Dm ne kadar yükseliyordu. Biraz sancak yaptım kıçtan aldığım rüzgarı iskele kıç omuzluğa alarak geniş apazda daha konforlu bir gidiş sağladım. Ancak rotam da artık Kuşadası değil Güzelçamlıydı.

   Sancağımda Samos un Kuşadasına doğru uzanan burnunu net olarak görüyordum. Saat 11:00 i geçince geleneksel olarak batı ve kaldırdığı dalga arttı. Rotam artık gitmek istediğim değil rüzgarın beni götürdüğü istikametti. Bir yandan da Güzelçamlı olmazsa Samosa girmeyi kafama koymuştum.

   Netice de hava Devekuşu na göre sertti. Kuytu bir yere demir atar bekler akşama doğru hava sakinleşince karşıya Güzelçamlıya geçerim diye kendimce Samos a uğramak için bahaneler üretiyordum.

   Artık istesem de Kuşadasına dönemezdim. Çünkü yandan alacağım dalgalar beni belki de hesaplayamadığım kadar çok hırpalayacaktı. Bu sene ilk defa kullandığım teknedeki en büyük teknoloji olan navionix ten kontrol ettiğimde Yunanistan karasularına girmek üzereydim. Hemen Mizana direğine bir Yunanistan bayrağı toka ettim ve komşu kıyılarına yaklaşarak yoluma devam ettim.

  Prason burnunu (umarım isim doğrudur. bendeki harita da öyle yazıyor) yalarcasına döndükten sonra ne hava kaldı ne de dalga.Önümdeki koyda sakin sakin ilerlemeye ve demir atacak bir yer aramaya başladım. Kullandığım harita da fenerden sonraki burnu döndüğümde Poseidenio adlı küçük bir  koy görünüyordu. Feneri bordolayarak koya doğru ilerledim.  Girişteki kayalıkları geçtikten sonra yelkenimi indirerek  koyun içine ilerledim.

   Sancak tarafıma birkaç yelkenli ve küçük tekneler, iskelemde yabancı bayraklı birkaç yelkenli demirlemişti. Kıyıya lokanta olduğunu tahmin ettiğim yapıya doğru ilerleyerek 4 metreye demir attım. Tamamen kaçak olarak yabancı bir ülkenin sularındaydım. Biri gelip kovalarsa hemen karşıya 1,5 Dm mesafedeki Güzelçamlı ya geçerim diye düşünüyor,karaya adım atmadığım için daha kötü bir uygulama yapacaklarını düşünmüyordum.

   Karaya çıkmanın yasak olduğunu biliyordum ama denize girmek yasak olmamalı diyerek koyun sularına kendimi attım. Bu arada koydan çıkan balıkçı olduğunu sandığım bir küçük teknedeki denizci yaklaşarak güzelçamlı gibi birşeyler söyledikten sonra kendisine İstanbul dediğimde hayretler içinde kaldı,gülümseyerek el salladı ve devam etti.

    Adada koylar arasında gezi turları yaptığını sandığım tekneler gelip lokantanın önündeki iskeleye aborda oluyorlar ve yemeklerini yedikten veya molaları bittikten sonra geri gidiyorlardı. Bu arada Türk bayraklı bir motor yat gelerek biraz açığıma demirledi. Botla karaya çıktılar. Kıyıdan Ankaranın bağları ezgileri gelmeye başladıktan yaklaşık birkaç saat sonra dönerlerken orada market benzeri birşey olup olmadığını sordum. Hemen kıyıda var dediler.

   Karaya çıkmanın yasak olduğunu biliyor ve cesaret edemiyorum. Yanımda sadece vizesi bitmiş pasaportum var bunun dışında hiç bir şey. Akşamüzeri güneş adanın arkasına doğru eğilip iskeledeki bağlı tekneler gittikten sonra demir alarak lokantanın önündeki iskeleye yanaşmak üzere hareket ettim.

   Lokantanın görevlisi oraya yanaşmamamı iskelenin diğer tarafına gelmemi işaret etti. O tarafa yöneldim. Kıçtan demir atarak karaya uzaktan zıplamak gereken bir yerdi. Bacağımın durumunu göstererek benim için buradan inmenin zor olacağını tarzanca işaretle anlatınca, yüzünden anladığım kadarıyla üzüldüğünü anladım. Tekrar iskelenin diğer tarafına geçmemi işaret etti. Ben kıç demirini atmıştım. Baş halatımı aldılar. Devekuşu nun baş tarafına bir iskemle getirerek inmeme yardımcı oldular.

   Eurom olmadığını, Türk parası veya kredi kartı vereceğimi söyledim. No problem diyerek buyur ettiler. Biraz ilerdeki marketten 2 litre uzo alarak geldim ve Devekuşu nun bağlı olduğu yerdeki bir masaya oturdum. Bir duble uzo ve birkaç meze siparişi verdim.

   Daha yeni yemeğe başlamıştım ki zaten uyduruktan attığım kıç demiri tam tutmamış Devekuşu da lokantaya girecekmişcesine rıhtıma yaklaşmış neredeyse burnunu lokantadan içeri sokacaktı. Garsona  Devekuşu nu göstererek teknenin uygun olmadığını yiyeceklerimi paket yapmasını bu arada da hesabı getirmesini yarı ingilizce, çoğu el kol hareketiyle söyledim.

   ''Arkadaş no problem'' diyerek  bir garsonu çağırdı. Devekunun civadrasından tutturarak usturmaça görevlisi olarak tayin etti. Buna rağmen rahat değildim ve hızlıca içkimi bitirdikten sonra kalktım. Hesabı kredi kartıyla ödedim.

   Devekuşu na binmem için tekrar sandalye getirdiler ve iki garson beni adeta umuzlarında taşıyarak devekuşuna bindirdiler. Yasadışı bir seyahat olmuş ve üstüne aldıklarımı kredi kartıyla ödeyerek delil bırakmıştım.

   Devekuşu nu tekrar önceki demirlediğim yere demirleyerek geceyi bekledim. Bakalım bir sıkıntı olacakmıydı?

ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #29 : Aralık 02, 2018, 01:30:19 ÖÖ »
Akşam teknede birkaç bardak uzo daha içtikten sonra mışıl mışıl uyumuşum. Sabah erkenden uyandım ve hala demir attığım yerde idim. Yani Poseidonia koyunda. Sanırım bu tür karasuyu ihlallerine Yunanistan makamları  göz yumuyordu. Kısa bir kahvaltıdan sonra demir alarak çıktım.  Hedefim Didim

  Erkenden hareket ettim ki dilek boğazında rüzgar borudan üflemeden geçebileyim. Çıkar çıkmaz ana yelkenimi açarak bizim kara suyumuzda olduğunu tespit ettiğim üzerinde fener olan Bayrak adasına doğru yönlendim. Yaklaşık 5 dm mesafe kat ettikten sonra boğazdan çıkmış olacaktım. Bu da takriben birbuçuk bilemedin iki saatlik bir zamana tekabül edecekti.

  Ben adaya doğru yaklaştıkça rüzgar arkamdan sertleşiyor ve Devekuşu nun hızı da artıyordu. Demek ki bu hızla bir saat içinde burnu dönebilecektim. Dipburnu nu bordaladıktan sonraiki seçeneğim vardı. biri tavşan adasıyla burun arasından geçmek diğeri ise tavşan adasını dolaşarak doğuya dönmek. Harita da sığlık olarak belirtilen ada ile burun arasına yaklaşırken derinliği bir de navıonıx ten kontrol etmek aklıma geldi. Başlangıcında derinlik 3 metre idi ama iki kara arasında bulunan kayalıklar gözle dahi görülebiliyordu.

  Tek seçenek Tavşan adasının dışından dönmek kalmıştı. Ama Dipburun tepesinin o kadar saçağına gelmiştim ki rotamı güneybatıya çevirdiğim anda birden elimden ana yelken ıskotasının kaçarak ucundaki düğümün cemkilite takılıp kaldığını Devekuşu nun sancak tarafının suya girerek tekrar çıktığını gördüm. Bence iyi ki ıskota ekimden kaydı. yoksa Teknenin doğrulması çok zor olabilirdi.

Iskotayı tekrar kavradım dümeni hafif sancağa kırarak ıskotayı kastığımda navionix in ekranında hız olarak 7.2 Dm yazıyordu.

   Bin nasihat bir musibet hikayesi oldu bu. Tüm kitaplarda yelkenle tepelerin, yükseltilerin en az üç misli mesafeden geçilmeli demelerine rağmen, saçağına girdiğin tepenin dibinden uzaklaşırken böyle bir şey olması talihsizlik falan değil düpedüz aptallıktı.

   Tavşan adasını Güneydoğuya doğru bayaaa geçtikten sonra Didim e doğru çevirdim. O aralarda Agothonisi gibi adı olan bir küçük Yunan adası var. O ada hizalarında sanırım Atburgazı sığlıklarının da etkisiyle kaba dalgalar artmaya başladı. tabi ki saat gene 10:00 geçmiş batı da esmeye başlamıştı.

    Balık çiftliklerinin hizasına gelmiştim. Puslu da olsa didim Tekağaç burnu uzaktan siluet halinde belirmişti ama dalgadan dolayı bir türlü kendimi sancağa atamıyordum.

   Tam karşımda Yenihisar Çukurca koyu onun biraz güneyinde sedef koyu vardı. Her iki koy da batıya açıktı. Akşama doğru rüzgar genelde şiddetini azaltıyor ama bu koylara giren soluganlar ne olacaktı.

   Yenihisar Çukurca koyuna iskelemdeki kayalıklara dikkat ederek girdim. Kayalıkların arkasında eski bir balıkçı teknesi baştan kara yapmış kıç demiriyle onun berisinde de iki küçük sandal vardı. açıktan gelen dalga kayaların ( döküntülerin) arkasına geçemiyor ve orada sönümleniyordu. Derinlik girişte 1,5 mt idi. İlerledikçe 1,2- 1,0- ve nihayet 90 santimetreye düştü. Sedef koyuna geçmeye gerek duymadım. ve 1- 1,5 metre derinliğe demir attım. Demirin halatla birleşen yerindeki mapaya yedekte duran küçük demiri de ilave ettim.

   Devekuşu demirde gezindikçe bazen derinlik 1,4 mt bazen de 80 cm ye düşüyordu. Rüzgar batı estiği sürece arkam kum bir plaj olduğundan en fazla kuma otururdum. Devekuşu 60-70 santimetre suya girebilecek şekilde plan almıştık. şimdi deneme zamanıydı.

   Gece 23 e kadar rüzgar dinmedi. Koyun, bana söre iskelemde kalan taraftaki burunda dalgaların patlamaları devam ediyordu. Orada çok güzel bir gün batımı seyrettim ama gece rahat uyudum desem yalan olur.

   Haldun ağabey (Haldun Sevel) ile sürekli irtibat halindeydik. Bana her gün değişik sitelerden takip ederek yorumladığı  hava durumu iletiyordu.  11 Temmuzdan sonra en az bir hafta sürmesi beklenen fırtınamsı rüzgarların başlayacağını bildirdi. Önümde kendime sağlam bir yer bulmak için sadece bir en fazla birbuçuk günüm vardı. Kısacası 11 Temmuz Çarşamba günü saat 10:00 a kadar uzun süre kalabileceğim güvenli bir yer bulmam gerekiyordu.

Dün Didim e niyet etmiştim ama kısmet Yenihisar a imiş. Neticede  Didim e varamamıştım. Havanın bir hafta kuzeyden fırtına şeklinde eseceği bilgisini aldıktan sonra eşten dosttan kalınacak yer ama uzun süreli bir yer soruşturmaya başladım. Daha önce Kuşadasında olduğunu bildiğim bir dostumun Akbük ten sonraki Kazıklı iskelesinde olduğu haberini almıştım. Onu yer olup olmadığı konusunda  aradım ama yanıt olumsuzdu. Bir gece olsa belki bir şekilde idare edilebilirdi.

  Marinaları düşünmüyordum.  Ya Iasos ya da körfezde bir koyda kalmak dışında pek seçeneğim kalmamıştı.  Bazı arkadaşlarla görüşmelerim sonunda güvercinlik koyunun bu havalarda çok emniyetli olduğunu, bir iskeleye yanaşamasam bile kıyıya bir şekilde çıkarak alışveriş yapabilme imkanımın olduğunu söylediler.

   Bu arada Çeşme den sonra olduğu gibi, Didim civarı ve Güllük körfezini es geçecektim. Bu yolun nasılsa dönüşü de var, dönüşte de atlayarak gittiğim yerlere uğrarım  diyerek   Güvercinlik koyuna karar kıldım.

   Rüzgar her gün saat 10:00 dan sonra başlıyordu. Tabi ki önünde sürüklediği dalgalar da... Kaldığım yerden Didim yaklaşık 5 Dm Didim Güvercinlik arası da 19 Dm yani toplamda 24 Dm. Gerçi günde 40 -50 Dm mesafeler yaptım ama hepsinde de ögle saatlerinde başlayan batı rüzgarı ve getirdiği dalganın dayağını yedim. Ortalama 4 Dm hız yapsam 6 saat sürecek, dünden kalan istemsiz kavançanın korkusu da hala geçmemişti. En iyisi Yenihisardan bu sabah Didim Tekağaç burnuna kendimi atayım, kalan mesafeyi de erkenden yola çıkarak dört saatte kat ederim diye düşündüm. Yani saat 5:00 te çıksam 9:00 da Gümüşlüğe varabilirdim. Hadi bilemedin 10:00 olsundu.

   Sabah karşı burundaki dalgaların kayalara vurarak çıkardığı köpükler bitmişti. Ben de hemen topuklayarak Tekağaç burnuna doğru yollandım.

    Burnu döndükten sonra yan yana iki koy var. İkicisi yani Didim tarafında olanı haritada daha uzun görünüyordu. Daha sonra sahil güvenliğin botlarını bağladığı şamandralar olduğunu anladığım büyük dubaların yanından geçerek koya girdim. Uzun olmasına rağmen yarısından sonrası benim bile giremeyeceğim şekilde sığ idi. Koyun batı yakasında bir tesis vardı. Tesisin önüne yakın bir yerde 2 metreye demirledim.

   Daha sonra tesisten su, sigara vs bir şeyler satın almak için paramı torbaya bağladım şortumun cebine koydum. İki günlük çöpümü de  ikinci bir torbaya koyup bağladıktan sonra suya atladım. Ama gözlüklerimi çıkarmayı unuttuğumu birkaç kulaç attıktan sonra anladım. Yapacak bir şey yoktu. Şemsiye açılmıştı bir kere.

   Karaya çıktığımda önce çöpümü konteyner a atarak tesise doğru ilerledim. Tesis daha yeni açılıyordu ama önceden çay demlemişlerdi. Çayımı içip eksik malzemelerimi tamamladıktan sonra yüzerek Devekuşu na döndüm. Burasını pek beğenmemiştim. Ya da içimde diğer koyu da görme hevesi olduğundan batıdaki Çukurca koyuna geçtim. Gelirken yanından geçtiğim dubaya bir sahil güvenlik botu bağlamıştı bile.

    Koya girdiğimde iskelemde balıkçı teknelerinin bağlandığı bir yer, tam karşımda da üzerindeki antenler olan kuleden, askeri tesis olabileceğini tahmin ettiğim bir bina vardı. içeride bir fransız bayraklı katamaran demirlemişti.

   Katamarana doğru ilerleyerek gene 2- 2,5 metrelere demirimi bıraktım. Devekuşu nun altındaki su pırıl pırıldı. Dayanamadım ve tekrar ama bu sefer gözlüklerimi çıkararak atladım. Tuzlu suyu gören gözlüklerim de daha sonra ne kadar pahalı suyla yıkamış olsam da paslanarak sap ekleminden kırıldı.

 Öğlenden sonra katamaran gitti ve akşama doğru gene yabancı bayraklı bir yelkenli gelerek benden daha derin bir yere demirledi.

  Gece bir ara köpek sesleri ve bağırışlarla uyandım. Havuzluğa çıktığımda koyun doğu kıyısında jandarma veya polis araçları olduğunu sandığım araçların üstündeki yanıp sönen kırmızı mavi ışıkları gördüm. Bağırış çığırış ta bir yandan devam ediyordu. Her halde kaçak mülteci kovalıyorlar diye düşündüm. Düşünmez olaydım. Sen şimdi gel de yat uyu. Zaten mültecilerin kaybedecek bir şeyi yok. Ortada bir tekne duruyor. bu tekneye çıkıp kaçmayı denemezmisin? Vatandaş pardon kaçak göçmen merdivenden çıksa hadi gidelim dese ne yapmak lazım. Ben mi onun kafasına bir şey vuracağım yoksa o mu beni tekneden atıp devam edecek. Samos tan bu yana işler pek iyi gitmiyordu.Acaba bir kurşun falan mı döktüreydim. :)

   Sesler azaldıktan sonra uyumuşum. 4:30 a saat kurmuştum. Uyandım. Kahvemi içtim. motoru çalıştırıp, ana yelkeni de hemen basarak yola koyuldum. Artık hedefim Gümüşlük tü.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
92 Yanıt
38761 Gösterim
Son İleti Ekim 22, 2012, 01:14:43 ÖS
Gönderen: msceylan
1 Yanıt
3675 Gösterim
Son İleti Aralık 20, 2011, 02:50:57 ÖS
Gönderen: izci04
1 Yanıt
4209 Gösterim
Son İleti Aralık 20, 2011, 04:45:17 ÖS
Gönderen: vlkanaydin
108 Yanıt
51107 Gösterim
Son İleti Ekim 01, 2015, 06:44:17 ÖS
Gönderen: ismailoruc
1 Yanıt
5318 Gösterim
Son İleti Ekim 21, 2012, 06:21:22 ÖS
Gönderen: servet
294 Yanıt
142032 Gösterim
Son İleti Şubat 05, 2018, 08:13:05 ÖS
Gönderen: vlkanaydin
4 Yanıt
10224 Gösterim
Son İleti Ocak 06, 2013, 01:35:01 ÖS
Gönderen: servet
13 Yanıt
13637 Gösterim
Son İleti Ekim 04, 2014, 06:53:28 ÖS
Gönderen: nuri kongur
5 Yanıt
5339 Gösterim
Son İleti Aralık 23, 2013, 12:15:43 ÖÖ
Gönderen: ismailoruc