Gönderen Konu: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye  (Okunma sayısı 23292 defa)

ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #30 : Aralık 02, 2018, 09:30:02 ÖÖ »

Gümüşlük ve Turgutreis Civarları
  Didim Tekağaç burnuna dün demirlediğim koydan yaklaşık  2 saatte gelmiş ve geceyi burada geçirmiştim. Güllük Körfezini geçmek için  10 ve 11 temmuz sabahları hava bana göre uygun. Daha sonra bir hafta boyunca esecek olan batı ve kuzeybatılı rüzgarlarda  körfezi geçmek Devekuşu için adeta imkansız olduğunu bir önceki paylaşımımda belirtmiştim..
  Ayrıca hafta sonuna doğru gelmesini beklediğimiz ikinci torunumu da İstanbul a giderek görmek ve tekrar geri dönene kadar da Devekuşu nu emniyetli bir yerde bırakmak istiyorum. Güllük körfezini dolaşmak belki hoş ve güzel olacak ama uygun bir yer bulamazsam sıkıntı yaşayabilirim. Bunun için bazı yerleri dönüşe bırakmakta fayda olabilir diye düşünerek  Gümüşlük e gitmeye karar verdim.
  Güllük körfezi de tüm Ege de olduğu gibi öğlenden sonra esen batı rüzgarları nedeniyle çok dalga kaldıran bir bölge. Bu nedenle henüz güneş doğmadan saat 5:00 te yola koyuldum. O saatlerin standart havası doğudan esen çok hafif rüzgarla ama aslında makine gücüyle 175 dereceye rota tuttum.
   Bir saat sonra güneşin ilk ışıkları ortalığı aydınlatmaya başladığında Didim  arkamda kalmıştı. Rotamı navioniks tan kontrol ettim. 175-180 arasına dümen tutmam gerekiyordu. Pruvamda bu rota da hiçbir şey görünmüyordu. Her zaman olduğu gibi yaklaştıkça ve güneş biraz daha yükseldiğinde ufukta belirecek kara parçalarından daha rahat kerteriz alabilirdim.
  Hava birden kaldı ve dünden kalan havanın etkisindeki soluganlar Devekuşu nu sakin bir salınımla etkilemeye başladı. Bumbayı ortaya alarak lastikle kastım.  Güllük körfezinin ortalarına yaklaştım. Haritadan incelediğim kadarıyla buralarda bir yerlerde Yunan karasularına girme ihtimali vardı. Küçücük bir ada (Farmakonisi)  nedeniyle iki burun arasında düz rota takip etmek neredeyse tüm egede imkansızdı. Yunan karasularına girsem de bunun kısa bir süre ve mesafe için olacağından nezaket bayrağı çekmedim. Bir terslik olsa karşıdan gelen bir tekne görsem iki dakikada Türk karasularına geçmek mümkündü.
   İlerledikçe ve güneşte yukarı çıktıkça ufukta puslu bir görüntü oluştu. Yalıkavak burnu olmalıydı. Tekrar navioniks ten kontrol ettim ,tahminin doğruydu.  Batıdan başlayan hafif rüzgar Devekuşu na muhtemelen  0,5 ila 1dm katkıda bulunuyor olmasına rağmen yandan gelen kaba dalgaların etkisiyle yapacağı salınımdan kurtarıyor ve daha konforlu bir seyir imkanı sunuyordu. Kendime kerteriz olarak ufukta çıplak kaya parçası gibi görünen, yaklaştığımda Yalıkavak ın beton siteleri olduğunu anladığım tepeyi seçtim.
   Yaklaşık üç saatlik yol yaptıktan sonra yalıkavak beton siteleri ve onun ardında İnceburun belirginleşti. Ardından Büyük kiremit adası belli belirsiz seçilmeye başladı. Haritaya göre iskelemde Küçük kiremit adasını görmem lazım ama denizde şekilleri  anlamayı beceremediğimden adayı dibine gelmeden göz le algılayamadım. Navioniks i internet paketimden ve şarj dan çok yediğinden  sürekli açık tutmuyorum. Arada açarak kesinleştiremediğim yerleri kontrol ediyorum. İstanbul da çaresini buldum. Tablete yükleyerek çevrimdışı harita yükledim ve artık internetsiz kullanabileceğim.
   Büyük kiremit adasının arkasında görülen Çavuş adasını gördüğümde iskeleye dönüp Gümüşlük koyu na girmem gerekiyor. Bu arada internet gurubundan tanıdığım arada telefonla görüştüğümüz Tayfun Kabaran ı aradım. İskelemdeki üzerinde bayrağın dalgalandığı burundan mı dönüyoruz diye sorarak teyit aldım. Bayrakla Tavşanadası arasından gireceksin dedi ve beni tavsan adasının  arkasındaki döküntüler hakkında uyardı.  Tatlı tatlı eserek bana hız kazandıran rüzgarı da arkama alarak koya girdim. Koyun içinde rüzgara kafa vererek ana yelkeni indirdim. Mizanaya döndüğümde Tavşan adasına doğru kaydığımı fark ederek motora yol verdim. Mizanayı indirmek çok kolay çünkü indirmiyor direğe sarıyorum.

   Lokantaların önündeki bir balıkçı teknesine aborda oldum. Karaya çıkıp kahvaltımı yaptım ve Tayfun  kaptanın önerdiği koyun dibindeki ağaç iskeleye yöneldim.
   Koy kıyıdan sonra birden derinleşen bir kuyu gibiymiş. Derinlik 20 metre ve dibi balçık mış. Genelde tekneler baştan demir atarak kıçtan kara kayalara bağlanıyor yada ortaya demir atıyorlar. Ben uzun kalacağımdan fiziki durumumunda etkisiyle karaya çıkabileceğim bir rıhtım veya iskeleye bağlanmak zorundayım.  Koyun sonundaki  tahta iskelede iki boş yer vardı.
  Kıçtan büyük demiri atarak baştan bağlanmayı planladım. Arada geçen zamanda rüzgar şiddetini arttırmış standart meltem başlamıştı. İskelede yeni bağlandığını tahmin ettiğim teknesini neta eden daha sonra adının Gökhan olduğunu öğrendiğim birine rastladım. Bana yardım etmesini rica ettim. Yanına bağlanabileceğimi söyledi. Demir atmak için dikkatli olmamı, ortada tonozların zinciri olduğunu demirin ona takılmaması için biraz kıyıya yakın demir atmamı söyledi. Bu arada rüzgarın etkisiyle aşağıya kaydım. Tekrar yol vererek  ilerledim. Kendimce uygun bir yere demiri bıraktım ve iki küçük tekne arasına girebildim. Gökhan ın teknesine aborda olamamıştım. Gökhan baş ipini alarak tahta iskeleye bağladı. İnce ayarları yapmak bundan sonra kolaydı.
  Rüzgar batı kuzeybatı esiyordu. Attığım demir tutmuş gibi görünmesine rağmen n olur ne olmaz diye Gökhan ın teknesinden koltuk aldım. Kıçtan attığım demiri kontrol ettim tutmuştu. Baş halatlarının boylarını ayarlayarak tekneyi neta ettim.

    11 Temmuz günü öğlen saatlerinde Gümüşlükten ayrılarak İstanbula gitmek için Tayfun un aracıyla bodrum otogarına geldim. Gece sabaha karşı İstanbul a vardım.  Gerekli ziyaretleri tamamladıktan sonra 17 Temmuz  Salı günü Gümüşlüğe geri döndüğümde iskeleye bağlı baş halatının biraz kasılmış olduğunu ve ben yok iken yapılan bu iş nedeniyle mi yoksa benim bağlamamda bir eksiklik olduğundan  mı Devekuşu nun burnu tahta iskeleye sürterek boyasının kazındığını tespit ettim.
   Bu hafta Gümüşlükten ayrılarak Gökova körfezine geçmek istiyordum. Önümde benim çıkabileceğin uygunlukta hava sadece bir gün vardı. 18 temmuz günü. Ardından tekrar sert esmeye başlayacak. Eğer Bodrum civarında uygun bir yer bulamazsam birkaç gün demirde kalmam gerekeceğinden yola çıkışımı  erteledim.
   Teknelerinde iki yaşındaki kızlarıyla beraber yaşayan genç bir çift var. İstanbul u terk ederek  borç harç aldıkları first 32 yle buraya gelmişler. Murat içi dökük olan teknesini bir yıldır onarmaya çalışıyormuş. Karaya çıkmak için küçük bir bot kullanıyorlar. Onları ilk gördüğüm gün gitar çalıp şarlıkar söyleyerek eğleniyorlar dı.
  Devekuşu ndaki yedek küçük çapayı atmak için Murattan yardım istedim. Botla çapayı uygun bir yere bıraktı. Şimdi iki yerden tutabiyorum Devekuşu nu.  Baştaki kazınan boya hizasına bir patlak usturmaca koydum. Şimdi iskeleye vursa bile hasar büyümeyecek ve teknenin içinde olduğum için ben de hemen müdahale edebileceğim.

  Gümüşlük köyü (mahallesi) bir kilometre kadar yukarıda. Deniz kıyısındaki lokanta ve çay bahçelerinin olduğu bölüme yalı diyorlar. Deniz kıyısı Gümüşlük yalısı,  Bitez yalısı gibi. Yerleşik halkın ekonomik yapısını bilmiyorum ama gelen kişiler iki ayrı sosyoekonomik gurup ve bunu hemen anlıyabiliyorsunuz.  Koyun güney tarafındaki oteller  restoranlar daha pahalı ve oralarda kalanlar üst gelir gurubuna yakın,  koyun içinde kalanlar çadırlarında tatil yapmayı tercih eden gençler, öğrenciler veya biraz daha ekonomik tatil yapmak isteyen guruptan oluşuyor. Bunlar geceleri ateş yakarak şarkılar söyleyip eğleniyorlar.
    Koyun sonuna aynı zamanda benim bağlandığım tahta iskeleye giderken bir patika yol var. Bunun dışında bir seçenek yok. Patikaya denize girmeden geçemiyorsunuz. Denizin sıfır noktasına yapılmış olan ve şu anda pansiyon olarak kullanılan evin önüne gelince denize adım atıp , evi geçtikten sonra patıkaya ulaşabilirsiniz. Bundan sonra ineklerin altında otladığı ağaçlık bir alan var. Kafama takılan , imar barışından yararlanarak yasal hale gelme olasılığı olan bu ev , kıyı kenar kanununu ihlal etmiyor mu olacak. Neyse .

   Kıyıdaki marketlerden alışveriş yaparsanız biraz pahalı. Daha ekonomik alışveriş yapmak isterseniz bir km ilerdeki köye minibüsle giderek zincir marketlerden alışveriş yapabilirsiniz. Belediyenin işlettiği çay bahçesindeki fiyatlar normal seviyede .  Yakınındaki  çay bahçeleri  bu fiyata uymak zorunda kalmışlar ama uzaklaştıkça diğer restoranlarda fiyatlar uçuk olabiliyor.
  Burada boş boş oturmak yerine minibüs ile civarı gezmek istedim ve önce Bodruma gittim. Bodrum yat limanını belediye işletiyormuş. Üzerinde belediyenin kulubesi olan bir pantona bağlı küçük tekneler ve alışveriş için teknelerden gelen botların geçici bağlandığı bir yere rasladım. Yürüyerek içeri girdim. Bekçi kulubesinde kimse yoktu. Bilgi alabilmek için belki görevli biri gelir diye oturup bekledim. Gelen giden olmadı. Bir sigara içimi zaman geçirdikten sonra kalktım. Kos adası ve diğer Yunan adalarına sefer yapan teknelerin acentelerinin bulunduğu noktaya doğru ilerlerken motorsikletle gelen bir belediye görevlisine rastladım. Nereden bilgi alabileceğimi sordum. Beni acentelerin yanındaki ön büroya yönlendirdi.   

   Belediye nin ön büro çalışanlarından Fatih Bey e teknemi ve kendimi tanıttım. Burada bir gece kalabilme şansımın olup olmadığını ve fiyatın ne olacağını sordum. Fiyat 79. Tl çünkü 20 m2 üzerinden hesaplıyorlar. İşlemi böyle yapmasalar Devekuşu nun gerçek metrekaresine göre ödemem gereken rakam 28 tl olacakmış. Fatih bey fiyatlarının çok ucuz olduğunu söyledi. Küçük tekneler için sırada 400 tekne varmış ancak ayırdıkları kontenjan sadece 80 tekne imiş. Bu tür uygulamaları marinalarda görüyor ve onlar ticari işletme amaçları kar maksimizasyonu diyoruz. Belediyeler hizmet kurumları değil mi? Belediyelerin mantığını anlayabilmiş değilim.
  Gelmişken Bodrum kalesini ziyaret edeyim dedim. Ancak retorasyondaymış ve geri dönmek zorunda kaldım. Bu işlere neden turizm sezonunda başlanır veya turizm sezonuna  kadar neden bitirilmez?

  Ertesi gün Yalıkavak ı ziyaret ettim. İyi ki Yalıkavak ı pas geçerek Gümüşlüğe gelmişim. Yalıkavakta  rüzgar daha sert ve dalga kaldırıyor. Bir tarafta marina diğer tarafta balıkçı barınağı var. Demirde kalmak için tekneler karşı  kıyıyı kullanıyorlar.

   Artık barınaklardan kooperatiflerden bahsetmek istemiyorum. Hatta Devekuşunda imkanım olsa ihtiyaç temini için alışverişler dışında bir yere bağlanmak ta içimden gelmiyor. Ancak şimdilik Devekuşunda bunu uygulamam için yeterli olanak yok.
 Artık barınaklarda duyduğum şu laflardan çok sıkıldım.
-abi oranın sahibi var.
-oraya tekne gelecek şimdi denizde
- burası paralı ama
  Bunları söyleyenler genelde oradaki ne sıfat taşıdıklarını anlayamadığım kişiler. Bugüne kadar böyle bağlandığım hiçbir yere tekne gelmedi, bir veya ikisi dışında hiçbir kooperatif görevlisi de elinde fiyat tarifesi ve makbuzla gelmedi. Gelenler kafalarından bir fiyat söylediler, yani ne koparırsak mantığı.
  Gümüşlüğe ilk bağlandığım akşamüzeri bir botla yanıma gelen adının İhsan olduğunu söyleyen kişi bağlandığım tahta iskelenin paralı olduğunu söyledi. Ben yarın kooperatife uğrayacağım dedim. Tamam dedi ve ayrıldı.
   Ertesi gün İstanbul a gittiğimden uğrayamadım. Daha sonra elimdeki kayıtlara baktım burada kooperatife teslim edilmiş bir barınak veya barınma yeri yok. Kooperatif veya birileri buraya iskele yapmış ve buradan ne tutturursak mantığıyla para topluyorlar. Bu konulardan o kadar usandım ki sormak dahi içimden gelmiyor.
  Dün İhsan gene gelerek senin demirin ortadaki tonoz zincirine takılmış dedi. Olur mu olur. Yada çekilerek taktırılmış olabilir mi? İkinci ihtimalin olmamasını diliyorum. Neyse. Onu kurtarırım sen merak etme dedi ve ne zaman çıkacaksın diye sordu. Pazartesi sabah erken dedim. Faikin gayfesine çay içmeye oturduk. İhsan bu iş kaça patlayacak dedim. İşte tüpü, tüpün havası, sana bağlanmayı da dahil edelim 300 tl dedi. Sonunda 150 tl ye indi. Ama  çapa 50 tl dediğimde kendi maliyetlerinden , yaşam zorluklarından bahsetmeye başladı. Pazar günü Devekuşu nun demirini kurtarmayı deneme kararı aldık. Bu kişi kooperatif başkanının kardeşiymiş.
   Pazar günü Devekuşu nun demirini kurtarmayı deneme kararı aldık.edek çapa için Tayfun kaptana sordum. Tayfunun tarif ettiği hurdacıya giderek çapa baktım. Sanırım 70 tl ye alınabilir. Bugün Tayfun la beraber çapa bakacağım. Takılmışsa yedek bir çapam olur. Yok denizdeki çapayı kurtarsam bile ikinci bir yedek çapa ileride takılma ihtimallerine karşı faydalı olacaktır.
   Önceki gezilerimde pek demirde kalmamama rağmen bu gezide uygun yer bulduğumda karaya çıkmadan demirde kalmayı tercih ediyorum. Bunun devamı için küçük bir bot edinmem lazım,birde hava basacak minik kompresöre.
  Bugüne kadar yakın çevreme hep yelkenli tekneler denk geldi. Hiçbirinden yüksek sesli müzük veya gürültü duymadım. Bu akşamüstü(20 temmuz 2018) çapa bakmaktan dönüp Devekuşu na gittiğimde bir yelkenli hanse bir de azimut magandayatı havuzluğumun dibinde gördüm. Buraya kadar sıkıntı yok her şey normal. İş hava kararınca değişti. Yüksek sesli müzik başladı. Magandayatın havuzluğunda bir genç hanım ve erkek ön sevişmelerine başlamış. Birinin kaptan olduğunu tahmin ettiğim üç kişi de havuzluğun köşelerine nöbetçi  asker edasıyla dikilmişler. Bu tür teknelerde çalışmak zor olsa sanırım.

  Bu arada Tayfun kaptan oğlu can ile birlikte Devekuşu nu ziyaret ederl Deniz kokan Sohbetlere renk kattılar.

  23 Temmuz pazartesi gününden sonra hava Devekuşu için uygun hale geliyor ve bu uygun durum şimdilik Perşembe gününe kadar devam edecek gibi görünüyor. Hava durumu tahminlerinde Haldun Sevel günlük hatta saatlik olarak bana yardımcı oluyor. Gümüşlükten Pazartesi sabah erkenden saat 5:00 gibi çıkmayı planlıyorum.  Sadun Boro ustanın  rotasını becerebildiğim ölçüde takip ederek  Gökova körfezini  dolaşacağım.



ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #31 : Aralık 03, 2018, 12:55:32 ÖS »
23 Temmuz sabahı 5:30 da Gümüşlük ten çıkarak güneye Hüseyin burnu na doğru ilerlemeye başladım. Buruna yaklaştığımda Gökova körfezi veya Datça civarından gelen birkaç yelkenli tekne ile karşılaştım.

  Çökertmeden çıktım Halilim türküsündeki Çökertme, Bitez yalısı ve Aspat koyunu göreceğim için mutluydum. Bu yörede bir yerin deniz kıyısına yalı diyorlar. Bitezin deniz tarafı Bitez yalısı gibi. İlk   uğrak yeri Aspat koyu olacaktı. Akyarlar koca burun ile kargı adası arasından geçerek Aspat koyuna ulaştığımda umduğumdan çok yapılaşma gördüm. Keşke bundan bir 30 yıl önce buralara gelebilseydim.

   Aspat koyundan sonra kuzey doğuya bağlar burnuna oradan da doğuya Görecek adası ile anakara arasından geçerek, Tayfun kaptan ın Gümüşlükte iken önerdiği akvaryum koyuna gitmek ve geceyi orada geçirmekti niyetim.

   İçeriye Küçük adaya doğru yöneldim. Önümde bir şerit halinde denizin üzerini kaplayan  bok artıklarını gördüğümde midem bulandı. Buraya gelen bir tekne mi pis su deposunu giderken boşaltmış yoksa daha açıktaki bir işlemin kıyıya yansıması mıydı bilmiyorum. Ama açıktan gelme ihtimali çok zayıftı. iki adanın arasına hangi rüzgar açısının yarattığı dalga ile gelecekti.

  Puruvam küçük adaya dönükken iskelemde kalan kayalıkların arasından dikkatlice geçerek Akvaryum koyu diye adlandırılan yere geldim. Gerçekten de anlatılan kadar güzel ve korunaklı bir yerdi. Keşke girişteki bok artıklarını görmeseydim. İçime sinmediği için kalmadım. Bodruma da Gümüşlük günlerimde karadan gelmiştim zaten.

  Küçük adayı arkamda bırakarak Kara adanın üzerinde fener bulunan kuzey ucuna yakın geçecek şekilde Tavşan burnuna  doğru yöneldim. Tavşan burnundan sonra haritada gördüğüm küçük bir koy vardı. Hava kuzeyli estiği için burada kalabilirim diye düşünmüştüm. Ben koya girdiğimde arkamdan bir motor yat ta girdi. Benden önce demir atarak karadan koltuk aldı. kalan alana iki demir atma denemesi yaptım ama başarılı olamadım.

  Yaklaşık dört mil ileride kargıcık bükü var. Ama saat 11: i geçti, yani dalgalarım Egenin ortasından kalkmışlar bu saatten sonra da buraya neredeyse ulaşmak üzereydiler. Motora bira fazla gaz vererek, pabuç burnu nu kerterizleyip orak adasına doğru ilerlemeye başladım.

   Saat  10.00 civarında Bodrumdan çıkan günlük tur tekneleri bana yetişerek beni geçmeye başlamışlardı. Büyük bir ihtimalle aynı yere gidiyorduk. Orak adasından içeriye girerken biraz dalga aldımsa da, Babuç burnunu döndükten sonra ilk koya girdim.

  Daha önceden kıçtan kara yaparak demirlemiş tekneler ile lıyı arasına 3 metreye demir attım. Tentemi başımın üzerine asarak güneş koruma mı da kısmen almıştım.

  Yarım saat geçmeden tur tekneleri koya gelmeye başladılar. Burada öğlen yemeği molası veriyorlardı. birden koyun içinde beş tur teknesi olmuştu. Mola süresi biten tekne çıkıyor, hemen ardından başka bir tekne koya girerek demirliyordu.

  Bu kalabalık arasında bir tur teknesi başkaca da yer kalmadığından benim iskeleme bana oldukça yakın demirledi. Daha hafif tekne olan Devekuşu demirdeki gezme mesafesi çok olduğundan bazen tur teknesine çok yaklaşarak neredeyse çarpacak gibisine yanaşıyordu. İskeleye iki usturmaça ilave ettim. Daha sonra tur teknesinin kaptanı bağlan buraya rahat duralım diyerek beni kendine bağladı.

   Tur teknesinin molası bittiğinde o gün biriken çöplerimi atmaları için verdim ve halatı çözerek ayrılmış olduk.

   Pırıl pırıl suyu olan bir koyda bu akşamı da geçirdim. Yarın belki Çökertme.


ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #32 : Aralık 05, 2018, 10:59:43 ÖÖ »
Kargıcık bükünü görmeden buradan ayrılmak olmazdı. Gece kaldığım yerden burnu dönerek Kargıcık bükü içine girdim. Etrafa bakınarak kıyıyı takip ederek Orak adasının kuzeyinden doğuya Yıldız adasına doğru ilerledim. Hedefim Çökertme.

  Kargıcık Bükünden Çökertmeye kadar demirde kalınabilecek birçok küçük koy var. Gökova nın kuzey yamacında Çökertme- Akyaka arasında Ören ve Akbük dışında sığınılacak pek koy yok. Asıl dantel motifleri Gökova nın güneyinde yer alıyor.

  Koyun dibinden Akyaka dan itibaren batıya doğru Çamlı (Gelibolu) koyu, Sedir (Kleopatra) adası,Boncuk koyu, Karaca koyu, Değirmen Bükü,Kargılı, Tuzla koyu,teke koyu, Yediadalar, Çatalca, Bördübet limanı , Velibükü , gibi koylar ve bu koyların için de de neredeyse sayısız küçük koy bulunmaktadır.

   Değirmen bükü içinde Hırsız koyu, İngiliz limanı, Malderesi, Okluk ve Sazan koylarını saklayan ama 2018 yılından sonra girilmesinin yasaklanacağı güzelliklerden. Şu anda Malderesi tarafına girmek zaten yasak olmasına rağmen bu yılın sonunda kamu yararı olduğundan Cumhurbaşkanlığına tahsis edilmeye (gasp) edilmeye çalışılmakta. Bu sene ben tesadüfen girebildim ama bundan sonrası...

   Gökova nın kuzey yakasını doğuya doğru kıyı kıyı takip ederek, iskelemdeki küçük koyları  da geçtikten sonra Çökertmeye dudaklarımda, '' Çökertmeden çıktım Halilim aman koptu kıyamet'' türküsünü mırıldanarak girdim. Tam karşımda Lokantanın iskelesi ve onun bana göre solunda güzel bir kumsalı olan nadide yerlerden biriydi.

    Bugün hava yanık,batı rüzgarı beni unutmuştu. Belki daha geç saatlerde bütün hışmıyla daha da sert esecekti. Benim sert olarak tanımladığım 4 bofor (yani yaklaşık 14-16 knot ) şiddetindeki rüzgarlar. Gerçi  Çanakkale boğazı çıkışında Yeniköy Balıkçı barınağına girerken 25 knot esen rüzgara eşlik etmiştim ama Devekuşu için 12 knot a kadar olan rüzgarı iyi, 16 knotun üzerine çıktığı zaman sert olarak  nitelendiriyorum. O gün için hava tahminleri ortalama da 10-12 knot  üzerinde ise yerimden bile kımıldamıyorum.

   Çökertmeyi görüp biraz dinlenmiştim, ama orada kalmak yerine Ören veya Akbük te kalmak düşüncesiyle yoluma devam ettim. Örene yaklaşırken sanki havada tanımlayamadığım bir pus vardı. Gerçi Gökova termik santralinin bacasından gözle görünür bir duman çıkmıyordu ama...

   Ören i geçerek Akbük e doğru giderken, Akbük ün batısındaki koyda derinliklerin fazla olduğunu gördüm ve Devekuşu nun kalmasına uygun olmadığına karar verdim. Akbük te Kıran fırtınasının ne zaman olacağının belli olmadığı için de Akbük karşıya  Değirmen büküne geçmeye karar verdim.

   Öğle olmuş batı rüzgarı inceden başlamıştı ama daha henüz dalga kaldırmaya başlamamıştı. Motorun da takviyesi ile hızımı arttırdım. Köremen adaları hizasına geldiğimde dalga etkisi neredeyse kayboldu ve Zeytinli adanın batısından değirmen büküne giriş yaptım.

   Ağır ağır karşımdaki sığlık bölgeye (malderesi) doğru ilerlerken, Çin seddi gibi kıyıdan tepeye uzanan duvarın dibindeki pantondan bir zodiak bot üzerime doğdu gelmeye başladı. Yaklaşınca deniz polisi olduğunu anladım ve gaz keserek motoru boşa aldım. Biri genç iki polis (t-shir lerinde öyle yazıyordu.) ''buradan sonrası yasak geçemezsin'' dediler. Cumhurbaşkanlığı konutuymuş.'' Kendime demirleyecek sığ bir yer arıyorum buralar en az 30 mt, benim demir halatım 20 mt'' dedim. ''Genç olan, ben seni buralarda görmedim.'' dedi. '' Göremezsin çünkü ilk defa geliyorum'' diye yanıtladım. Devekuşu nun kamarasının yanındaki Tekirdağ yazısını görünce Biraz daha yumuşak şekilde'' Tekirdağdan geliyorum deme'' dedi. '' Evet Tekirdağ dan geliyorum, geçen sene Burhaniye ye kadar gelmiştim. Bu sene de Burhaniye den bir ay önce çıktım yavaş yavaş buraya kadar geldim'' diye yanıtladım. Genç olmayanı söze girerek, ''Okluk a gir daha dün açtık kapalıydı. Orada demir atarsın. Olmadı ordan giden teknelerin birinin tonozuna bağlan '' diyerek bana yardımcı olmuş oldu.

   Hava biraz yumuşamıştı. ''Şimdi burası o televizyonlarda bahsedilen ağaçların kesildiği yer mi'' diye safçana sordum. Kıdemli olan polis '' hepsi yanlış, burada sadece çalılık ve makilik olan bölümler temizlendi. Tüm ağaçların Özal dan beri kaydı var. Hepsi numaralı. tek ağaç bile kesilmedi.Ben yıllardır burada görev yapıyorum'' diyerek gerçekleri(?) dile getirerek beni bilgilendirdi.

   Lafı daha uzatmamak gerektiğine kanaat getirerek, ''ben önerdiğiniz yere geçeyim. Size iyi görevler dedim'' ve okluk koyuna doğru yavaşça ilerledim. Bot ta geldiği hızla geriye pantona geri döndü. Görevli polisin kesilmedi dediği ağaçlardan oluşan ağaç mezarlığını Haldun Ağabey ile yolun kapalı olması nedeniyle orman yolundan Marmaris e giderken gördüm. Köklerinden çıkarılmış benim gördüğüm en az yüzlerce ağaç vardı. Belki çin seddinin dibindekiler kesilmemişti ama bu ağaç mezarlığı nasıl oluşmuştu.

  Okluk ta dipteki tahta iskelenin yakınına demir attım. Daha sonra iskeleye gelen tur tekneleri ile beraber geceyi Okluk koyunda geçirdim. Bekli bir daha buraya ömrümün sonuna kadar giremeyebilirim. Koydaki iki lokanta ve iskelenin bulunduğu tapulu araziyi kamu yararı olduğu için Cumhurbaşkanlığına tahsis edilmesi yolunda kamulaştırma ben daha karacasöğüt teyken başladı. Malsahiplerine tebligatlar geldi. Kasım 2018 de sadece birkaç medya organı ve sanal medya da konu tartışıldı.

   Bu arada Haldun ağabey üç mil batıdaki karaca koyundaymış. Yarın kısa bir yolum olacak sadece üç mil.

ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #33 : Aralık 07, 2018, 04:26:06 ÖS »
 Karacasöğüt e Varış

 Erken saatte Okluk koyundan demir alarak Karacasöğüte gitmek üzere yola çıktım. Denizkızı heykelinin yanından geçerek Kara ada ile Sazan koyu arasından Gökova ya çıktım. Gökova beni daha erken olmasına rağmen kaba dalgalarıyla karşıladı.Andızlı burnuna kadar arkadan gelen dalgalarla aslında hız da kazanmış oldum. Karşımda Karaca adasını, sancağımda yemyeşil çam ormanlarının neredeyse denize ulaşan kollarını seyrederek Karaca koyuna girdim.

  Karşıdaki lokantanın önündeki  iskelenin yakınına kadar giderek  4 metreye demir attım. Saat daha 9 bile olmamıştı. Planımda geçici bir yer bularak burada üç beş gün kalmak ve daha sonra Gökova nın güney kıyısını takip ederek Knidos ve Datça ya ulaşmak vardı. Datça daki dostlara orada bağlanabileceğim bir yer olmadığını sormuş, hatta bir ara barınağa giderek araştırmalarını ve diğer önemli konu olan fiyat konusunu konuşmalarını rica etmiştim.

  Demir attıktan sonra, kendime bir sabah kahvesi yaparak havuzluğa geçtim. Bu arada da hemen her yerde yaptığım gibi koya girerken çektiğim fotoğrafları sanal ortamda paylaştım. Aradan birkaç dakika geçmeden yelken kulubünün hizasından küçük bir sandalın çıkarak üzerime doğru geldiğini farkettim. Aklıman acaba yanlış bir yere demir attım da buradan gitmem için uyarmaya mı geliyorlar diye geçti. Tekne nin içindeki kişi el sallayarak hoş geldin dedi ve  yanıma yanaştı. Mihael Bayarbağcıoğlu. Mihael ağabey ile sanal ortamda yol boyunca  yazışıyorduk. Tanışmak burada kısmetmiş.

   Devekuşu nu demirde bırakarak sandalla Mihael ağabey in kendi yaptığı ve yelken kulubünde bağlı olan teknesine geçtik. Eşi Hanımefendi sabah kahvaltısı bile hazırlamıştı. Daha sonra, yelken kulubünün tesislerini gezmeye çıktık. Büyük Usta Sadun Boro nun heykeli önünde fotoğraf çektikten  sonra kulubün idari binasına giderek bağlanma fiyatı sorduk. Fiyat uçmuyordu ama bana göre pahalı sayılırdı.

  Kısa gezintimizin ardından Haldun Ağabeyin teknesi Rüzgar Baba ya geçtik. Haldun Ağabey (Haldun Sevel) yola çıktığımdan bu yana her gün hava durumu hakkında , nereden nasıl geçmemin ve hangi koyda kalmamın rahat olacağı konusunda beni sürekli bilgilendirmişti. Ustura Kemal in yaratıcısı olan Haldun Sevel İstanbul daki tüm imkan ve hayatını geriye bırakarak yıllardır  mavi ve yeşilin beraber raks ettiği Gökova da teknesinde yaşıyor.

  Biraz hoşbeşten sonra Haldun Ağabey, İsmail hadi sana bir yer bulalım dedi. Hep beraber bota binerek Teoman Sarıaslan ın Su Dünyası teknesine geçtik.100 dolarla Türkiye den çıkıp Kızıldeniz,Hint Okyanusu, Tayvan, Mısır ve birçok yeri yıllarca teknesiyle gezmeyi başarmış usta denizcinin teknseinde kahvelerimizi içerken Devekuşu nu nereye bağlayabiliriz sorusuna çözüm bulmaya çalıştık.

  Oradaki herkes adeta Devekuşu na yer bulmak için seferber olmuştu. Bahsettiğim yer Karacasöğüt Çin Mahallesi. Tam bir mahalleli dayanışmasıyla fikirler üretiliyor, konu komşuya soruluyordu.Haldun Ağabey Feridun a da bir soralım dedi. Feridun un teknesi yerinde yokmuş.  Su Dünyasının yakınına bağlanmış olan Vapur a uğradık hep beraber. Melike Hanıma sorduğumuzda ''benim eski yerime bağlayın,orada tonoz da var. Ben Eylül e kadar burada olacağım orası boş'' diyerek bağlanma yeri sıkıntımızın sonlanmasına vesile oldu.

   Mihael Ağabey küçük sandalıyla beni tekrar Devekuşu na götürdü. Demiri alarak bağlanacağım yere doğru hareket ettim. Yaklaşırken Teo nun (Teoman Sarıaslan) botuna binerek bağlanacağım yere doğru hareket ettiğini gördüm. Tüm mahalleli Devekuşu nu Melike Hanımın tonozuna bağladık. Son tonoz ayarlarını Teo suya dalarak yaptı.  Devekuşu artık Çin mahallesindeydi.

Mesut Ali

  • Çırak Rehber
  • ****
  • İleti: 232
  • Vira Bismillah (Gözyaşım )
  • Ad Soyad: Ali
  • Bulunduğu İl: İzmir
  • Tekne Adı: Vira Bismillah ( Gözyaşım )
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #34 : Aralık 08, 2018, 04:43:34 ÖÖ »
İsmaili ağabey,
Keyif ile okuyorum. Çok teşekkürler bu güzel geziyi burada paylaştığınız için.

ismailoruc

  • İleri Rehber
  • ***
  • İleti: 1.133
  • Ad Soyad: İsmail Oruç
  • Bulunduğu İl: İstanbul
  • Doğum Yılı: 1960
  • Tekne Adı: Devekuşu-2
Ynt: Devekuşu ile Kıyı Kıyı Türkiye
« Yanıtla #35 : Aralık 08, 2018, 02:02:12 ÖS »
Değerli Arkadaşlar
tüm güzel dilek ve temennileriniz için teşekkür ederim.

İlk Devekuşu nun yapılış ve Tekirdağ dan İzmir e seyir öyküsünü anlattığım
Denizde Bir Devekuşu nu tüm kitap evlerinin  internet satış mağazalarında bulabilirsiniz.

Yeni Yılda Arkadaşınıza, eşinize, çocuğunuza, kendinize bir kitap hediye edin. Sayenizde aralacak kapıdan Mavi Uygarlığa adım atmalarına vesile olun.
İyi Okumalar

https://www.google.com.tr/shopping/product/4088582198217715822?q=ismailoruc+denizde+bir+deveku%C5%9Fu&oq=ismailoruc+denizde+bir+deveku%C5%9Fu&aqs=chrome..69i57j69i64.15248j0j7&sourceid=chrome&ie=UTF-8&prds=hsec:online&sa=X&ved=0ahUKEwjZ48zZiJDfAhUGjywKHe2LCPsQviQIqwE






 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
92 Yanıt
38685 Gösterim
Son İleti Ekim 22, 2012, 01:14:43 ÖS
Gönderen: msceylan
1 Yanıt
3659 Gösterim
Son İleti Aralık 20, 2011, 02:50:57 ÖS
Gönderen: izci04
1 Yanıt
4183 Gösterim
Son İleti Aralık 20, 2011, 04:45:17 ÖS
Gönderen: vlkanaydin
108 Yanıt
51003 Gösterim
Son İleti Ekim 01, 2015, 06:44:17 ÖS
Gönderen: ismailoruc
1 Yanıt
5282 Gösterim
Son İleti Ekim 21, 2012, 06:21:22 ÖS
Gönderen: servet
294 Yanıt
141389 Gösterim
Son İleti Şubat 05, 2018, 08:13:05 ÖS
Gönderen: vlkanaydin
4 Yanıt
10178 Gösterim
Son İleti Ocak 06, 2013, 01:35:01 ÖS
Gönderen: servet
13 Yanıt
13525 Gösterim
Son İleti Ekim 04, 2014, 06:53:28 ÖS
Gönderen: nuri kongur
5 Yanıt
5318 Gösterim
Son İleti Aralık 23, 2013, 12:15:43 ÖÖ
Gönderen: ismailoruc